Pazartesi, Mayıs 28, 2007

haftasonu yatak ve mükemmel bakım


Malum ya motora biniyoruz. Havalar da ısındı tabii artık o ağır giysiler boyuna bağlanan fularlar fala terkedildi. Neredeyse göğüs bağır açık bir vaziyette gidilinip geliniyor. Oh ne güzel ve sonçta ne oluyor
Cuma akşamı baygın halde yuvarlanılıyor koltuklara daha sonra da yataklara kalkmak mümkün değil her yer ağrıyor ve de hafif ateşş boğaz felaket öksürük tam gaz ve de baş ağrısı ziyade
Hemen en şımarık hallerde sevgiliye bakılıyor "çok fenayım amannnn ahhhh oooofff falan diyerek. Zaten evde azman bonettin hasta bir de ben ekleniyorum

Sevgili hemen el koyuyor vaziyete önce elleri tutup o en güzel şevkatini göstererek. Cumartesi ayağa biraz da olsa kaldırıyor. Ama bende hiç hayır yok daha da fena olarak dönüp bu defa hemen yatağa atıyorum kendimi ve de sevgili hemennnn fırlıyor eczanelere bulduğu her türlü ilacı alıyor. Marketlere gidip ne kadar sebze meyva varsa alıyor ve de en gülen yüzü ile geliyor tabi.

Veriyor çeşitli ilaçlar bana
Bunları da yeterki bulmayarak bilumum zencefil ve limon ve de naneleri karıştırım sahane ev ilaçları üretiyor
ve de her tarafımı viksliyor ohhhhhh yaw sanki cennette pamuklar üzerindeyim canım ne kadar da şahane

Sonra ben uykuya dalıyorum tamamen içerden miss gibi kokular geliyor yemekler yapılıyor belli .... yahu insan hasta hasta acıkır mı onlar mis gibi koktukca birazdan gelecek emekleri hayal ediyorum yarı uykulu.
Sonra yemeklerin hazır olduğu ne zama istersem yiyebileceğim olduğu söylenerek ev ekmeğinin üzerinde fırında hazırlanmış çedarlı ve de çemensiz pastırma şahane bir şekilde geliyor yatak tepsisinde



Valla hiç bir abartma yok ve daha da fazlası da mevcut. Mesela içi uhtelif malzemelerle doldurulmuş lokma gibi. Hem de en sevdiğim şeyler. Daha da önemlisi şevkatle başımı okşayan bir el var....
Şimdi herkes önce maşallah deyip tahtaya üç kere vursun bakiim.
Ben iyileştim hemence üstelik hastalıktan kilo alarak kalktım .
Canım Sevgili, ellerin dert görmesin, hiç eksik olma, çoooook....

Salı, Mayıs 22, 2007

uzun zaman olmuş yahu

uzun zaman olmuş yahu , yazmamışım epeydir.
özlemişim de yazmayı....
Ananda'nın feneri bloguma yazmışım bi sürü, buraya yazmamışım...
neyse,
mitingler başarı ile tamamlandı, millet uyandı ve bazı dengelerin aslında hiç tahmin edilmediği şekilde olduğu ilgili mercilere gösterildi. İktidarın hiç beklemediği gibi gelişmeler oldu. Millet en güzel refleksini verdi. Bundan sonrası seçimlere kalmış, aslında sonuç belli gibi ama en azından bu beylerin kulağına küpe olacak bir hareket yaşandı.
Hoş günlerdi bunları hatırlayacağız.
acaip haller...
Ben yaşım icabı memleketle ilgili bazı gelişimleri çok iyi hatırlıyorum yahu,
Mesela, ilk hatırladığım şeylerden ve hala kulağımdan çıkmayan seslerden biri, 60 lı yıların hemen başında radyodan yayınlanan Yassıada mahkemelerinde, mahkeme reisi Salim Başol'un "celseyi açma" anonsuydu.
Bağdat caddesinin selamiçeşmeden suadiyeye kadar olan bölümü daha yeni yapılmıştı
Sonra gene 60'lı yılların başında zannedersem 63 te falan kıbrıs sebebi ile karartmalar yapılırdı, geceleri evlerin ışıkları yakılmaz, yada kalın kumaşlar ile kapatılırdı, arabaların farlarına mavi jelatinler koyulurdu.
1967 yılının sonlarına kadar kadıköy yakasında tramvay vardı.
Sonra 60 lı yılların sonunda bir devaluasyon yapılmıştı, bu konu hakkında o zaman mizah plakları yapılmıştı.
60'lı yılların sonunda İTÜ televizyonu vardı ve deneme yayını yapadı ama aynı dönemde ankarada TRT televizyonu haftada 2 akşam 4 saatlik yayınlar yapardı..
70'lerin başında gençlik hareketleri olmuştu, hemen sonrasında 12 mart muhtırası verilmişti, radyo haberleri gene en çok takip edilen organdı, TV daha yeni yeni geliyordu evlere, ve de Halit Kıvanc'ın tabiri ile "telesafirlik" vardı, ahbapların evine TV seyredilmeye gidilirdi.
Caddebostan'da migros olan yer bahçe gazinoydu, Zeki Müren söylediği zaman millet sandallarla denizden dinlerdi, bizim ev çiftehavuzlarda olmasına rağmen ses gayet güzel gelirdi. Sonra bir sürü gazinolar açılmıştı .
Sonra 71 de Akdeniz oyunları yapıldı ve Tv den naklen yayınlandı, Oyunların açılış konuşmasında Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay yalnızca "Akdeniz oyunlarını açıyorum" demişti çok gülmüştük.
75 yılında ilk arabam olmuştu Reno 12 ne muhteşem bişeydi benim için, tabi hemen motoru egzosu falan değiştirilmiş bir yarış arabasına çevrilmişti ( ne kadar olur reno12 den demeyin o senelerde tüm rallileri kazanırdı)
76 dan başlayarak sağ sol kavgası iyice can alır hale gelmişti, üniversitedeydim, bacağımdan yaralanmıştım üstelik amerikan pazarından aldığım yegane ve tek canım wrangler bluejeanim yırtılmıştı. o zaman yırtık bluejean modası da yoktu.
Ecevit iktidar olmuştu memlekette hiç bir şey bulunmamaktaydı nerde bir kuyruk bulsak girer elbette bu kuyruğun sonunda lazım olam bişey buluruz derdik... benzin de karneye bağlanmıştı benzin karnem hala duruyor, ne kadar çabuk unuttuk yahu.....
Elektrik kesintileri yapılırdı hergün 4 saat, su zaten yoktu, evlerde lavaboların yanında altında minik musluğu bulunan yuvarlak su bidonları sıradan bişeydi, sonra depoları ve hidroforlar kondu.
Bizim kadıköy yakası hala sayfiye yeriydi ve de rahatça denize girerdik.
77 de meşhur 1 mayıs taksim olayları olmuştu, ne garip o olaylar olurken içinde yaşıyor insan ama sonra baktığında vay anasını ne feci allahım yahu diyor.
80 de ihtilal olmuştu, Kenan Evren meşhur TV konuşmasını yapmıştı. sokağa çıkma yasağı konmuş ve işe gidememiştik. Gelişime üzülsek mi sevinsek mi bilememiştik, bir yandan terör bitti diye sevinmiş diğer yandan demokratik bakımdan tedirginliklerimiz olmuştu.
Sonra anayasa oylaması yapılmış ben sandık görevlisi olmuştum.
Sonrasında Özal dönemi ,birden bire rahatlayıp, tam tüketim toplumu olmaya başlayışımız.
Dalyandan başlayarak bostancıya daha sonra çoook daha ilerilere kadar sahil doldurulmuş ve yol yapılmıştı, zaten biz artık oralardan denize giremez olmuştuk.
Doların serbestçe cepte taşınır olması, yabancı sigara ve içkilerin gelmesi, neskafenin artık gizlice elatından değil de bakkaldan alınması ne büyük değişikliklerdi.
Tv de lavaşkiri ( la vache quirit) peynirinin reklamı :)
80 li yılların sonunda siyasal yasakların kaldırılması için referandum yapılmıştı. Ben hayır anlamına gelen turuncu renkli üzerinde no yazan tshirtler giymiştim ahhhahhhaaaa
80 lerin sonunda Annem ve Babam birer yıl arayla ölmüş birden bire koca adam olmuştum.
vay be tarih tarihhhh
Bir müddet bu yarım asır olmasına ramak kalmış yaşamdan bazı yaşanmışları minik minik yazmaya çalışacağım blog da belki sıkılmaz okursunuz.