Sevgilinin muhteşemce ayarladığı, her dakikasından keyif aldığımız Londra'da yılbaşı seyahatimiz güzelce başladı ve bitti.
Yurt dışı seyahatlerinde, kaç kere gitmiş olursak olalım hep etrafı gözlemlemek gibi bir huyum vardır. İnsanların yaşayışları, olup bitenler, bir turist değil, oralı gibi olmak ve hissetmek isterim.
Her defasında olumlu ya da olumsuz haller görür aklımın bir köşesine not ederim.
Londra'da Oxford Street'te yürürken, olgun yaşlardaki bir kadının bisiklerini elinde tutatak yürümekte olduğunu gördüm. Yaya kaldırımda o da bisikleit ile gitmekte ama onun üzerinde değil elinde tutmaktaydı. Bu bana bizim yaya kaldırımlarımızı düşündürdü.
Maalesef yaya kaldırımlarımız, kargocu, hamburgerci, kebapçı, pizzacı ve de sucu motosikletlerin kol gezdiği bir cadde hatta yarış pisti haline gelmiş vaziyette.
Üstelik hak gibi gördükleri bu davranışa tepki verdiğinizde ya nemelazımcı ya da asabi bir tavır sergilemekteler.
Kaldırımda yürümeniz mümkün değil zira her an arkanızdan deli gibi bir süratle gelen bir motosiklet ya da bisiklet belirmesi olası.
Üstelik bu motosikletliler, her yola istedikleri gibi ve son derece yüksek hızlarda giriyorlar,. Araba ile giderken sağınızdan, solunuzdan, karşınızdan en dar aralıklardan gelebiliyorlar, artık onlara çarpmamanız allaha kalmış oluyor.
Yaya kaldırımındaki hali düşünün, keyifle yürüyorsunuz, belkide yeni yürümeye başlayan çocuğunuz da bir kaç adım önünüzde, zırt diye gelen bir motor, üzerinde ağzında sigara kasksız ya da kaskı kafasına takke gibi takmış biri, gözü kararmış malum pizzayı 30 dakikada yetiştirecek ya, ya da bir sucu motorun üzerinde, arkasında ve de bacak aralarında en azından dört büyük su bidonu. Deli gibi gidiyor, umurunda değil sanki hayatta kaybedecek birşeyi yok, siz de umurunda değilsiniz. O istediği gibi gidiyor, isterdiği ters yola giriyor, size kafa tutuyor, motoru istediği yere park edebiliyor. Zira yaya kaldırımları onun tabii yolu ve de hiç bir trafik işareti onlar için geçerli değil. Tam bir vahşi batı görüntüsü..
Acaba bunları denetleyecek bir merci yok mu, trafik polisleri yalnızca geceleri, belli noktalarda pusu kurup, içkili yerlerden çıkanlara alkol muayenesi mi yapar... Neden kaldırımlarda ters yönlerde istiab haddini çok aşmış bir yükle yarışçı sürati ile giden scootercilerle ilgilenmez.
Birgün yaya kaldırımında bir vahşet yaşanacak bunun önüne o zaman mı geçmeye çalışılacak....
Avrupa birliğine girmek mi ? Hadi canım....
Hello world!
5 yıl önce
6 yorum:
bursa setbaşı caddesini bilirsiniz,
bez bir afiş asılı caddenin ortasında,
"kaldırımlar sadece yayalara aittir" yazılı ve kaldırımın üzerine park etmiş bir polis arabası!!!
Polisler pusuları alkollü arac kullanıcıları için kuruyor..zira onlardan para almak cok kolay..bu hayatlarında ilk kez tekerlekli bir şey görüphemen üzerine atılmış çocuklardan ise ancak pizza veya bir damacana su alabilir..neden uğraşsınlar ki..
"trafik polisleri yalnızca geceleri, belli noktalarda pusu kurup, içkili yerlerden çıkanlara alkol muayenesi mi yapar"
Bu her şeyi özetlemiş sanki. Otopark mafyasına ne demeli? Trafikte o kadar çok sorun var ki, çeşit çeşit terör hepsi. Çok çok üzücü.
Sinem keşke resmini çekebilseydin şahane olurdu işte bizde durum bu..
Sevgili tabii burada para almak ile kast ettiğinin ceza tashili oldunundan şüphem yok!
evet heralde pizzacıdan da cezayı pizza olarak tahsil eder. maksat burada o pizzacıyı yada ne iş yapıyorsa onu sokaklara salıp hiç bir kontrol yapmayan ana şirketlerde de tabii
Mermaid gerçekten de hepsi üzücü ben bugün sadece bir tanesine dokundum
Yorum Gönder