Perşembe, Temmuz 12, 2012

Heybeliada Cinayetleri


Heybeliada cinayetleri

Bir kaç gün önceydi, Ada’da kahvede oturmaktaydık, sevgili komşum kıymetli arkadaşım Hande laf arasında, “Heybeliada cinayetleri “ isimli romanı okuyup okumadığımı sordu.  Romanın adını  bir süre önce radyoda duymuş, ilgilenmiş ama alamadan unutmuştum.
“okumadım” dedim, O’da  “muhakkak oku çok güzel” dedi.

Ertesi gün ana karaya geçtim, vaktim de vardı, hemen cıvardaki kitapçıları araştırdım ama maalesef kitap yoktu, içimden, artık Kadıköy’de bulurum diye geçirdim.

Başka bir endişem de son yıllarda hiç romam okumamış olmamdı. Bol bol  bilimsel eserler, hayat hikayeleri, sehayat günlükleri, belgeseller ve son zamanlarda da memleketimizdeki gözaltılar, tutuklamalar, Ergenekon, balyoz vs ile ilgili kitaplar ve onlara ait zabıtları, iddianameleri okumuştum. Kurmaca bir kitabı okuyabilirmiydim bilemedim.

Bir gün sonra Hande arayıp, “kitabı aldın mı ? almadınsa ben sana alayım” demez mi? “Aman” dedim “arıyorum bulamadım, bulursan al ne olur”.....

Bu arada Ada’mızın en çok kitap okuyan kişisi, Bahar Cafe’ deki Fatma Hanım’a kitabı sordum, bana “çok detaylı bir kitap, ben okudum beğendim. Yazar ( Önay Yılmaz) çok derin araştırma yapmış” dedi.

O akşam kitap elimdeydi, oldukça meraklanmıştım, bir an evvel okumak istiyordum.  İlk fırsatta başladım,kitap her sayfada beni daha da içine alıyordu. Velhasıl, hiç mutadım olmamasına rağmen,  bir buçuk  günde  kitabı bitirdim, yanlış anlaşılmasın 460 sayfa.....
Kurgusu çok güzel, anlatımı sürükleyici, üstelik çok şanslıydım çünkü Ada’daki olaylar, neredeyse oturduğumuz evin etrafındaki 500 metre çaplı bir alanda geçmekteydi. Öyle ki balkonda oturduğum yerden olayların olduğu mekanları görebiliyor; böylece adeta film seyreder gibi takip ediyordum.

Kurgunun harcinde Heybeliada hakkında bir tarihi belgesel gibiydi. Zira ada kahvelerinde dinlediğimiz bazı tevatürler, tarih, mekan ve kişiler ile net verilere dayandırılarak anlatılmaktaydı. Bu bakımdan bendeki belgesel açlığını da tatmin etmekteydi...
Ayrıza Türk romancılığında  böylesi cinai hatta seri cinai roman pek hatırlamıyorum...
Elbette her güzel şey gibi çabuk bitti, hani bitişine üzülmedim desem yalan....
Daha sonra, romandaki kurguya göre olayların geçtiği mekanları teker teker gezdim, iyice pekiştirdim, daha da keyif aldım....

İlk işim kitabın yazarı Önay Yılmaz’ a memnuniyetimi belirten bir tweet atmak oldu,  kısa sürede gayet nazik bir cevap verdi, “muhakkak bekliyoruz adaya” dedim . Şimdi ekip olarak en kısa zamanda adaya gelmesini tabii başta roman olmak üzere ada hikayelerini kendi ağzından dinlemeyi iple çekiyoruz..

Heybeliada Cinayetleri adlı kitabı muhakkak okumanızı tavsiye ederim, şu yaz sıcaklarında ilkbahar temalı ve bazı bölümlerinde ürpertici bir romam.....