Cuma, Ekim 30, 2009

29 ekim



Bin yaşa Cumhuriyet, teşekkürler İstanbul Belediyesi...

Dün köprüyü tam karşıdan gören bir mekandaydık, büyük bir zevkle ışık ve havai fişek gösterilerini bekledik, daha sonra da büyük bir zevkle izledik.

Ne tuhaf 1. dünya savaşının sonunda, teslim olmuş Osmanlı Devleti'nin başı olan padişahın sarayına toplarını dikmiş, tüm şehre ölüm kusmaya hazır toplarını çevirmiş emperyalist işgalci devletlerin gemilerinin demirlemiş olduğu sularda, Cumhuriyet'imizin 86. yılını kutlayan patlama ve fişek sesleri, renk cümbüşü yankılanmaktaydı. Şükürler olsun...

Bu güzel düzenlemeyi yapan belediyeye teşekkürler... Gururlandık, sevindik, Cumhuriyetin kurucusu Atatürk, o yolda yürüyen tüm insanları hürmet ve sevgi ile andık...... Kutlu olsun.

Varolsun demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan hür cumhuriyetimiz...

Çarşamba, Ekim 28, 2009

gündelik

Bugün Çarşamba yani bugün ada günüm
Vaziyet berkemal adamızda, balkondaki sakız sardunyası bizim yokluğumuza nispet azmış çiçekler açmış bir sürü.
Ev biraz mahzun ama iyi .
Ben Kadıköy tarafının yazlık olduğu zamanları hatırlıyorum, son baharda herkes karşıya döner biz kalırdık sakin ve huzur içinde, işte ada da böyle herkes birbirine selam vermekte.
Dostlar ahbaplar iyi şükür ee ne de olsa 15 gündür gelmemişim... Özlemişim.

Malum grip her yerde birinci konu.
ekonomi, açılım falan hikaye.
herşeyimiz tan ferah fahur yaşarken grip geldi olur mu yahu ?

Başbakan'ın telefon görüşmesi internete düşmüş ne kızmıştır her halde....

Yaş mı kuru mu ? hikayeleri diğer taraftan yıpratılmaya devam edilen şerefli ordumuz....

Geri dönüşler bir müddet durdurulmuş. a a neden ne güzel düğün dernek oluyordu memleketimizde acaip bayraklar dalgalanıyor, birileri komik askeri kıyafetlerle geliyordu....

Şehit aileleri TBMM' ye gitmişler ellerindeki bayraklar içeri alınmamış. Söylenecek laf yok...

Azerbaycan bizim bayrakları yerine asmış, haa b,z de geriye dönük olarak doğal gaz fark parası ödiyecekmişiz allahım yahu...

Şükrü Kızılot'ta okudum bugün, meğer benzinin rafineri çıkış fiatı 84 mazotunki ise 86 kuruşmuş. Ama benzin mazottan pahalı satılır zira benzinde daha çok vergi varmış ( birim fiatının 3 misli neredeyse) üstelik Türkiye ürettiği benzini satamaz ve neredeyse yarısını 84 kuruştan ihraç edermiş. Tam bize uygun yahu benzinin fiatını mesela 2.70 lira yapsalar hem daha çok satar hem de daha çok vergi toplanır, yahu bunu akıl eden kimse yok mu ?aloooo?

Neyse yahu, bunlar laf ola beri gele asıl önemli olan Büyük Atatürk'ün emaneti cumhuriyetimizin kuruluşunun 86. yılını kutluyoruz yarın. En büyük bayramdır kutlu olsun. Aklımız başımızda olsun. Kıymetini bilelim. Zira bu sayede buralarda ahkâm kesebiliyoruz...

Pazartesi, Ekim 26, 2009

Aşı meselesi vesaire

  

Kaç gündür kimseden sağlıklı bir bilgi alabilmek mümkün değil. Birileri, muhakkak olunmalı demekteler, bir diğerleri ise asla ve kat'a olmayın derler.

Öyle haldeyiz ki, aşıya sevinemiyoruz, altında çapanoğlu arıyoruz.

Elbette komplo teorileri gene ayyuka çıkmış vaziyette, olmadık laflar dönüp durmakta, 

- aşı bizim gibi ülkelerde deneme maksatlı kullanılacakmış.

- aşıyı dışarıdan bize ihraç eden firmanın sahibi bilmem kimin akrabasıymış.

- Türkiye'ye gelecek şöyleymiş böyleymiş...

- vs. vs. vs. daha neler neler....

Acıklı olanın bizlerin çoğumuzun kafa bulanıklığı içinde olmamız, bu hale getirilmemiz....

Şimdi derdimiz aşı.... diğer bütün meseleler unutuldu.

Sahi aşı olacak mıyız ?????

Hmmmm..... raporun ıslak kopyalısı bulundu, hayırlı olsun. Nur topu gibi bir diğer gündemimiz oldu.... E be kardeşim madem oracıkta duruyordu neden bu kadar zaman beklendi. Ne enteresan ne zaman memlekette bir acaiplikler olsa o sırada bir evrak, belke, kazı alanı vs çıkıyor, ne tesadüf yahu  Allah Allah...

Yahu merak ederim hep, şöyle sıradan ülkelerde, ne bileyim mesela lüksemburg da böyle rapor, ıslak-kuru falan meseleleri olur mu???

Fener, geleneği bozmayarak cim bomu Kadıköy'de yendi, 3 attı, on kere oynasalar onunda da fener yenerdi. Şimdi bayılıyorum medyaya, Romen takımına 4 atan gassarayı yere göğe koymayanlar şimdi tu kaka ederler... Sanırsınız ki fener şampiyon oldu hahhaa komiğiz yahu...

Maç başlamadan önce de yan hakemin kafası yarıldı hiç bir şey olmamış gibi adamın başına dikiş atılıp devam edildi acaba doğrusu bu mu ? yoksa bir babayiğit hakem çıkıp "arkadaş bizim güvenliğimiz yok" oynatmıyorum maçı deme cesaretini gösterebilecek mi???

Çarşamba, Ekim 14, 2009

lodos falan.....

Fırtına :

Dün malûmunuz sıkı bir lodos fırtınası vardı, sahil yolunda giderken, o sakin denizin kızınca neler yapabildiğini gördük. Şehir içinde cıvar ağaçlar deliler gibi sallanmaktaydı. Aklımıza ada geldi acaba orada durum nasıldır dedik sevgili ile içimizden.
Malum çarşamba bugün adaya gitme günüm, sabah kalkar kalkmaz camdan dışarı özellikle de denize baktım, hava nispeten sakin, deniz ise biraz yatışmıştı. O an, acaba mı ? düşüncesinden sıyrılıp, adaya gitmemek olmaz dedim.
Sevgili beni iskeleye bıraktı; adaya selam söyle beni özlesin dedi.... Çok şükür vapur yerine konan adeta gecekonduyu andıran motor ile değil de eski dost vapurla adaya geldim hafif sallantı vardı ama sıkıntı yoktu.
Ada, adeta dünkü fırtınadan yorulmuş kendisini topluyordu. Belli ki epey delirmiş rüzgar buralarda. Eve gittim, bahçe kapısı otlarla dolmuş, herzaman bakımlı olan bahçe bu defa yaprak içindeydi.
Eve girince, camlardan bir sıkıntı olmamakla beraber, balkonda kıyamet kopmuş olduğunu gördüm. Tüm sandalyeler etrafa saçılmış, masa yerinden fırlayıp ters dönmüş, yukarıdan asılı fenerlerin bir kısmı uçuşmuş, ama en garibi, çok eskilerden kalma ve de ferforje salıncak, bakon demirlerine savrulmuştu.....
Toparladım tabi herşeyi. balkonda güzel güneşin altında bir kahve içip keyif ettim ....
Sevgiliye not: selamını ilettim, ada da seni özlemiş....

Milli Maç:

Herşeyin b....kunu çıkartmakta üzerimize yok, şu milli maç için alınan tedbirlere bunların komikliğine bakın, neymiş kırmızı-beyazdan başka bez sokulamayacakmış, kalın ispirtolu kalemler stada sokulmayacakmış. Maçı polis ve asker okulları talebeleri ve uygun görülen bazı zevat izleyecekmiş. İnanılmayacak bir resim bu...... İşte demokrasi olarak nerede olduğumuz, işte baskı, işte korku, korku neden üstelik kendimizden. Kendimizi gene suçlu gösterir duruma geçtik başarı ile..... Konu ile ilgili olarak lütfen Yılmaz Özdil'in muhteşem yazısını şurayı tıklayarak okuyun :
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12684346.asp?yazarid=249&gid=61

Fatih Terim :

Gene bakıyorum da yazarı çizeri yorumcusu herkes atıp tutmuş, yahu sadece "sağol hoca, güle güle" diyebilsek.....

Mektup:

Mektuba cevap geldi, ilgililer buluşacak, gözümüz aydın. Kamera falan gibi pürüzler var ama, gene bize bir gündem bol bol lafı güzaf .....
Yahu millet krizden kıvranıyor, millet aç, işadamları intahar ediyor, Türkiye global krizden en çok etkilenen üçüncü ülke....... daha pek çok has konu var rica ederim....

Pazartesi, Ekim 12, 2009

Güne Bakış

Sağlık meselesi :

Şöyle bir yazı gördüm bizi eczanenin kapısında paylaşayım dedim

İstifa ve Fatih Terim meselesi :

Bizde adam gibi gönderme yok, gidecekleri linç edip gönderiyoruz, geçen sene bu zamanlar aynı insan  için imparator falan gibi tam da yerli dizilere yakışacak laflar ediyordu millet. Şimdi gideken herkes eline bir taş almış atmakta. Üstelik te adam en şerefli meziyetlerden biri olan ve de politikacılarının bile bilmediği "istifa" mekanizmasını kullanırken. Kardeşim, futbol oyununun anternörü gidiyor, evet dudak uçuklatacak para kazanıyordu, sen kazanamadın, haset içinde yanacağına sus, adam aklını kullandı kazandı bari giderken sus.

Mektup meselesi:

Çok rica ederim, ne olursa olsun, bir mektup gelmiş bunu politika malzemesi yapmadan adam gibi bir cevap ve davet bekliyorum, sen beğensen de beğenmesen de mektubu yazan bu ülkenin Başbakanı, ben beğensem de beğenmesem de sen bu ülkenin anamuhalefen partisi başkanısın, rica ederim, medeni davranalım eveleyip gevelemeyelim, konu çok önemli, işi parti meselesi değil devlet meselesi görelim. Verilecek cevap ne olrsa olsun böyle görmek kaybettirmez kazandırır...

Perşembe, Ekim 08, 2009

Caddeden

Malum döndük kürkçü dükkanına, iki yeni haber var cıvarımdan,

1- Bağdat Caddesi üzerinde '70'li yıllarda açılmış olan bir süpermarket vardı Caddebostan'da, tek şubeli bir markettir, genelde sabit bir müşteri kesimi vardır, genelde kaliteli malzemler satar,  içindeki tegahtarların tamamı kravatlıdır. A....A pazarı, aynı isimle anılan apartmanın altında bulunur. 

Tevatür o ki; bahse konu gayrımenkulün sahibi vefat etmiş, Allah rahmet eylesin, malını mülkünü de bir vakfa bırakmış, buraya kadar sorun yok, ilgili vakıf markete demiş ki  ; "ya içki satmazsın ya da buradan çıkarsın."

Bazı tatlı su demokratlarımız, mangalda kül bırakmıyorlar ama işte baskı ortada, daha ne kadarı olacak acaba....

Ben içki içilmesi veya içilmemesi konusunda hiç bir söz söyleme hakkını haiz değilim, ama içki satılır isteyen içer içmeyen içmez bunu da kimse kimseye zorla uygulatamaz, benim demokratlık anlayışım bu.

Bir sonraki adımları "tezgahtarlar kravat takmasın, kasaya da tesettürlü kızlar koyun" olacaktır herhalde... 

2- Bağdat Caddesi 256 numarada  ( Göztepe trafik ışıklarına gelmeden sol kolda 4. apt.) Atatürk Orman Çiftliği mamulleri satılan bir dükkan açıldı, bina cadde üzerinde olsa da dükkan cepheye nazaran sağ yandaki yüzde kalıyor, süt, sütlü mamuller ve dondurma gibi pek çok AOÇ ürünü var, tavsiye ederim muhakkak uğrayın...

Çarşamba, Ekim 07, 2009

Merhaba sonbahar


Sonbahar...


Sonbahar geldi, bu yazın son ayı ve özellikle eylül ayını adeta kış gibi geçirten hava gitti şimdilik, serin güzel bir sonbahar giriş yaptı.... Hoş geldi... Bol bol sararmış yaprak resmi çekme dönemidir, her fotograf sever için....

Sonbaharın gelişi ile ada serüvenine biraz ara verme zamanı da geldi elbette, geçen pazar toparlanıp kışlığa dönüş yaptık. Kolay değil neredeyse 6 aydır adadaydık. Çok keyifli zaman geçirdik, şimdilik hava elverdiğince haftasonları gelmeyi sürdüreceğiz.

Sevgilinin de desteği ile çarşamba günleri adaya gelme burada keyif içinde Bahar Kafe'de oturup çayımı içme, buradaki ahbaplarımla sohbet etme, gazetemi okuyup, çayımı içme ve de olmazsa olmaz olarak blog yazmaya devam edeceğim. Şahane bir kaçış benim için şehir hayatından... ne de olsa emekli bir ihtiyarım.....
Burada herşey aynı zaten bir tane olan bankaya uğrayıp 3 dakikada telefon paramı yatırdım, Kahvede asayiş berkemal ama hanımlar okey yerine örgüye yönelmiş vaziyetteler, kediler ve köpekler aynı aymazlıkta esniyorlar. Memoş güler yüzü ile selam veriyor, Fatma hanım gene kitabını okuyor, Ercan ayıkladığı karidesleren bir avuç veriyor, Harun gelmemiş, çayları Hande veriyor. Haydar bey bilgisayarının başında. Hafif poyraz olsa da hala tişört ile oturuluyor, ada çayı mis gibi kokuyor.... Bir de sevgili yanımda olsa..

Tabii ki kışlık ev birden bire acaip konforlu geldi elbette yazlıkla karşılaştırıldığında daha büyük daha çok oyuncak var :) yapılacak bir diorama ve trenler var sevgili ile kokuşup film seyretmeler var o da ne güzel
En önemlisi canım sevgili en azından iş saatlerini daha güzel yakalayabilecek....


Al Capone....

Çok gençken nedendir bilinmez ( aslında ağabeyimi kitap okumada da taklit ettiğimdendir belki)

Kalınca bir Al Capone kitabı okumuştum, romandan ziyade bir belgesel niteliğinde idi. Küçük Al, (Alphonse) ayakkabılarının altı delik bir çocuktu, zengin bir aileye mensup değildi, arabaları falan da yoktu. Okula nasıl gitti bilmiyorum...Amerika'da içki yasağı olduğu dönemlerde içki kaçakçılığı ve pek çok yasa dışı işlerle iştigal etti Şikago'da... Bir sürü ( bir kısmı da dostu olan) insanın ölümünün azmettiricisi oldu belki kendi de öldürdü.... Kısa sürede çoook zengin oldu ... Gariptir ki bunların hiç birinden değil de basit bir vergi usulsüzlüğünden ceza aldı hapise girdi....

son günlerde adı geçen şahıs bu..... Herneyse.....



Adalar vapuru

Belediyenin Adalar halkına verdiği ceza devam etmekte gene yolcu motorları vapur yerine sefer yapmakta.

Bu konu ile ilgili olarak Behiç Ak ın karikatürünü sizlere sunuyorum

Karikatürü bolgda yayınlamamdan dolayı herhangi bir hak ihlalinde bulunduysam veya gazate veya çizerce uygun değilse lütfen uyarsınlar hemen kaldırırım