Pazartesi, Şubat 26, 2007

günaydın

günaydın size
günaydın bizee
hepimize günaydın
günaydın hepimize.....
B.Ortaçgil
Bugün yeni bi güün
diye devam eder şarkı ne de güzeldir, plağını aldığımı hatırlıyorum, Kadıköy'de Minimo plak'ta güleryüzlü dost Manuk'tan '73 müdür '74 mü? hatırlayamıyorum. Mavi kapaklı 33'lük bir plaktı üzerinde naif bir resim vardı. Bayılırdım.

Şimdi "günaydın" diyorum yanımdaki huzura, hakikaten günüm ayıyor, haftam, ayım, yılım, tüm hayatım. hep günaydın, iyi ki geldin iyi ki getirdin aşkın ışığını. sakın gitme hep günaydın olsun.
"Günaydın bize...."

Cuma, Şubat 23, 2007

fast food meselesi


Ben fastfood işine karşıyım, mümkün olduğunca yememeğe de gayret ediyorum.

Zira çoğunlukla yediğiniz bir şeye benzemiyor, ya da lezzet ve yapı itibarıyla aşırı zenginleştirilmiş, herşeyiyle oynanmış bir gıda yiyoruz. Hepimiz biliyoruz neler yediğimizi üstelik farkındayız da.

Aklımızı başımıza alalım dostlar

Konu hakkında uzman değilim ama bizzat desteklediğim bir sivil oluşumu sizlere de sunuyorum bence destek verelim...

Perşembe, Şubat 15, 2007

Stüdyo gecesi

Büyük Kızım, kendi tabiri ile Aiche, bir müzik albümü hazırlıyor..... daha önce demolarını dinlemiştik o halleri bile güzeldi. Geçen akşam sevgili ile stüdyoya gittik. Gencecik insanların, tecrübeliler ile kafa kafaya vererek yaptıkları güzellikleri dinledik. Doğrusu albüm çok güzel oluyor. Bunu kızım olduğu ve oradaki herkesi çok sevdiğim için söylemiyorum. Sevgili ile konuştuk çıkışta, gerçekten çok güzeldi. Umarım oradaki herkesin günlerce gecelerce yaptığı çalışmanın sonucu da çok güzel olur.
Zira gerçekten büyük emek var, herkes ne güzel çalmış, hepsinin vokallerinin kaydı yapılmamış olsa da Ayşe ne güzel söylemiş. Besteler müzikler ne kadar da güzel olmuş. Ne güzel aranje edilmiş, ne güzel mixlenmiş...
Gurur duydum elbette bizler Ayşe ve tüm ekibi kendi imkanları ile yaptıkları inanılmaz albüm için destekliyoruz ve destekleyeceğiz. Ama sonuş geçekten olabilecek en profesyonel iş olmuş
Tebrikler başarılar, kısa zamanda stüdyodaki resim çekimlerini de koyacağım...
Doğrusu bu ya iple çekiyorum tam stüdyo kayıtlarını dinlemek için...
Daha önce vermiştim ama demolardan bazılarını dinlemek için Ayşe'nin "space'ine" girebilirsiniz.
http://www.myspace.com/aichesaran

Cuma, Şubat 09, 2007

sobeee

Nasıl yani ??????
Sobelenmişim, tabii benim gibi internet jargonundan haberi olmayan biri için acaip bir, hal nedir bu dedim ve de öğrendim....Cevap vermem, zaruri ve hatta mecburi..... Önce ihtiyatla yaklaştım olaya ve kastım kendimi, imtahana cevap verecek talebe gibi. Sonra dedim ki hemen hadi ilk akla gelen beş şey.... :

1) Küçüklüğümde, çok sevdiğim bir dadım vardı, aslında O, Baba'mın ve Amca'mın da dadısıymış, (Ben ona dadı değil, "bacı" derdim), O dadım ki Galatasaray Lisesi'nde babamın sınıf arkadaşı olan,yazar Selçuk Kaskan'ın bir zamanlar radyolarda yayınlanan dizi skeçleri "Uğurlugil Ailesi'nde, bilinen siyahi "bacıkalfanın" ta kendisidir. Tüm küçüklüğüm bu bilge, siyahi dost ile geçmiştir. O bana, çoçukluğunun Kuzey Afrikası'nı ve çok küçük yaşlarda buralara getirilişini anlatırdı,. Sigara içerdi bahçede, günler boyu hep beraber olur, uzun uzun anlattıklarını dinlerdim, kimi hayali, kimi gerçek. Bir düşünün televizyon vs hiç olmadığı zamanlarda (60'ların başları) nasıl bir duygudur. Beni çok severdi ben de onu hem de anlatanayacağım kadar çok... Canım bacım öldüğünde 3. sınıftaydım. Benden sakladılar, oysa ben bilirdim ama bilmez numarası yapardım.....

2) Gene aynı zamanlar, bacı ile o zaman çok büyük olan bahçemizde, sayısını bilmediğim ulu çam ağaçlarının altında, otururduk. Kah iki ağacın arasına kurulmuş hamakta sallanırdım ama genellikle ben bağdaş kurar huzur içinde dalar giderdim... Bunu gören annem oğlum sen Yogi'misin derdi ! Sene 1961-62 falan... Ne olduğumu anlamadığım bu sıfat daha sonra hayatımın felsefesi oldu....

3) Evet, bahçedeki büyük havuzdaki ölü balıkları ben ameliyat eder, daha sonra törenle gömerdim, çok iyi bilirdim anatomilerini.... evet o kedi yavrularını ben amcamların kuş kafesine koydım..... müştemilatın yanındaki minik yangını çıkaranda benim ve hiç yakalanmadım üstelik daha bir sürü muzurluk var tabi......

4) Gene çocuk istiyorum, var olanlar büyüdü ve onları elbette çoook seviyorum, ama, yine, yeniden, daha olgun ve sakin olarak huzurla....Hepsini sevgiyle bağrıma basarak...

5) Şimdi aşığım diycem ama bilmeyen yok ki :) gene de diyeceğim aşığım.....

Ve daha kimbilir ne kadar çok şey var, hepimizin içinde o kapalı mahzenlerimizde, acı, tatlı... Yaşam bu ...

Salı, Şubat 06, 2007

schlüss

Sarılmışım sana, sımsıkı ve kıyısından telaşlı,korkulu, bir öpücük !!!.. kabul görmüş....tekmelenmemişim.... demişim ki, şu derfteri kapatayım bekler misin yarını ?, tertemiz bi sayfa olsun, bembeyaz olsun, bir gün ile bir yılı deviren..... Kumar belki, atmışım zarı dönüp durmuş yirmidört saat.... ve lutfetmişsin, gelmişsin, 6/6 ...hoş gelmişsin, şeref vermişsin, ömrüm değişmiş, yücelmişim, aşk ile pırıl pırıl olmuşum. Adam gibi hissetmişim ve el üstünde tutulmuşum... başımın üstünde yerin var taa kalbimin doruğunda, zihnimin her yerinde be schlüss...