Salı, Ağustos 25, 2009

Ağustos ayı halleri

Sanki aylardır, uzaklardayım da buralara yeni dönmüşüm, ne kadar da çok şey birikmiş...

Bakalım neler var:

Üzüldüğüm:

Başbakan Bay Recep T. Erdoğan, "bir kağıt parçası" olarak adlandırdığı ve muhelefet tarafından, ortaya atılan bazı konular için, "eğer böyle birşey yoksa, namussuzdurlar, şerefsizdirler" demiş, hiç yakıştıramadım, hoş bir söylem değil, tabii benim şahsi fikrim. Ben daha babacan bir tavır sergilemesini tercih ederdim her konuda...

Hoşuma giden:

Ramazan ayı geldi, hoş geldi, bizim adaya da tabii geldi ramazan, pide kuyrukları, teravih koşuşturmaları, Yılmaz'ın kahvesinde gece yarılarına kadar oturmalar, balkonlarda, giriş katı olan evlerin sokaklarına atılan iskemlelerde çay sohbetleri, adanın insana huzur veren havasından mıdır ne? bizim oralarda, "bak oruçluyum" deyip kavga eden yok. Güzel ramazanlar, herkese galiz kelimeler kullanmadığı, sinirini orucuna bağlayarak hoş olmayan davranışlar sergilemediği güzel bir ay dilerim.

İlginç gelen:

Geçtiğimiz gün meteor yağmuru olduğunda gördüğüm, muazzam meteor kayma manzarası, uzun süre bunun havai fişeği olduğunu bile güşündüm. Tabiat ne güzel....

Keyfimi kaçıran:

Mağazalarda sonbahar ve kış giysileri arzı endam etmiş, hüzün verdi, yaz bitiyor mu ne?

Garip gelen:

Yeni vapurlar hizmete girdi, iyi seferle olsun ama isimlerinin önünde "ŞH" yazıyor, mesela "ŞH BEYKOZ" gibi, yeni gemilere eski gemilerin adlarını vermek bir denizcilik adetidir. Eski Beykoz vapurunu da çok iyi hatırlarım, onun başından ŞH yoktu. Şimdi bu ŞH nedir, "şehir hatları" mı?, yoksa "şirket-i hayriye" mi? acaba belediyemiz buna neden bir açıklık getirmez yoksa bu adlardan birini açık açık beyan etmekten çekinilen bir durum mu var?

Tuhaf:

Ramazan elbette ticari faaliyette olanlar için bulunmaz nimettir, her ticarethane kendisine pay çıkartır, gazeteler, sayfalar yapar "Yaşin-i şerifler", "Kur'anı Kerimler" verir, baklavacılar güllaç yapar ( pek de severim), eşarpçılar boy boy eşarp reklamı verir. Ama bu sene dikkat ettiğim TV lerdeki ramazan reklamlarında bolca "fes" kullanılması, hani şu bildiğimiz kırmızı olup siyah püskülü bulunan külah, acaba bu komik külahın dinsel bir anlamı mı var ?

Haz duyduğum:

Bazen saatlerce bize tanrı misafiri olan kedi yavrularını seyre dalıyorum öyle tatlılar ki, daha 20. günlerinde tuvalet yapma eğitimini kendilerine verdiler, evin içinde birbirleri ile oynamalarını seyretmek en güzel meditasyon ve stres çözücü.

Sıkıldığım:

III. Köprü, sakın yanlış anlaşılmasın sırf muhalefet etmek için değil ama tabiat için karşıyım, ilk iki köprünün bilhassa FSM köprüsünün ne kadar büyük bir tahribat yaptığı ortada, sırf inat için yalnızca tekerlekli araçları taşıyacak bu doğa felaketi,ne karşı olmak gerekli. Alternatif mi, hemen var, neden yıllardır beklendiği halde Çanakkale'ye köprü yapılmaz, ya da bu taşıma işleri denize ve/veya tren yollarına aktartılmaz....

Keyiflendiğim:

Adada, Yılmaz'ın kahvesinde sevgili ile tavla partileri, zaten oynamayı bilmem sevgilinin engin tevazu göstermesi ve derin sabrı ile öğrenerek oynamaya başladığım ve de keyif aldığım tavla partilerini sonu genellikle sevgilinin üç mars yapması ile bazen çok kısa sürebiliyor :) ve fakat iddiam o dur ki bu kadar da çok 5-5 ve  6-6 atılırmı canım..... :) ve de tabii pişti partileri...

Bayıldığım:

Sevgilinin taptaze mis kokulu salatalar, ( oruçlu olanlar lütfen iftardan sonra baksın) taptaze kekik, bol turp, reyhan, vs. vs. vs. bolca nar ekşisi ohhh

Huzur veren:

Sevgilinin balkonda salıncağa kıvrılıp mışıl mışıl uyuması.

Yenilik: 

Nihayet adada kendi bisikletimize binmek ve de sevgili ile bisiklet turları yapmak, hadi haftasonu gelsin de gene yapalım....

Sevinç:

Küçük kızımız Alara'nın, evde varlığı yokluğu belli olmayan ama sevindiren keyifli gelişleri...

Arkası var......

Kalın sağlıcakla....

13 yorum:

Tanya's dedi ki...

Ramazan ayını seviyorum..pide kokusu pastırmayla karışırken bir huzur dağılıyor etrafa...

Fesli reklamlar bize göz idmanı diye düşünüyorum..

ŞH ise evet şirketi hayriye..hoşluk olsun diye düşünmüş belediye...nasıl bir hoşluksa..

Ah o balkon ne huzurlu...bisiklete binmek ne keyifli..seninle hayat ne muazzam.


3.köprü ise bir rant kapısı..kim cevreyi düşünüyor ki..aman dünürlerimize yer kapadık mı?..Damatlar aldı mı? dışında bir düşünce olduğunu zannetmiyorum bu köprü işinde..bal tutan parmağını yalar..parmaklar çamaşırcı teyzeler gibi oldu zannımca ama dur durak yok..

Ahahahyt tavlalar evet..ama öğreniyorsun artık mars falan yok benim bildiğim..yenilmezsem korkuyorum.

Çoook..GGÇ.

mermaid dedi ki...

o bir yay, doğuştan şanslı. bin kere bile atsa 5-5, 6-6 gelebilir, hatta yolda piyango bileti bulsa büyük ikramiye ona çıkabilir:))

Ersin dedi ki...

canım sevgili dediklerine katılıyorum canım benim

Ersin dedi ki...

Sevgili Mermaid
aslında doğuştan şanslı benim tahmin edebileceğin gibi :)

ALACATI dedi ki...

Ben bu sirin kediciklere ve balkonda misil misil uyuyan sevgili karelerine bayildim...Kesinlikle huzur veriyorlar...

SİYAH ULAN! dedi ki...

parça parça yazınız çok hoş olmuş, keyifle okudum..

fes konusunda açıkçası çok derin bir bilgiye sahip değilim ama dini bir anlamı olduğunu sanmıyorum. nasıl karagöz & hacivat, güllaç, renk renk macunlar.. bize eski ramazanları daha doğrusu sahip olduğumuz zengin geçmişi anımsatıyorsa fes de aynı şekilde bunun bir parçası. zira turistlere yapılan türk gecelerinde de hep başroldeki bir öğe olmuştur. o açıdan bir dini sembol ya da gericilik işaretinden çok bu bağlamda değerlendirilmeli diye düşünüyorum

Ersin dedi ki...

Sevgili ALAÇATI
bana da aynen :)

Ersin dedi ki...

SİYAH ULAN
yorumlarınıza teşekkürler, not ettim

Adsız dedi ki...

Sizin ve tanyanın bloğunuzun takipçisi oldum,
nerden bulduğumuda bilmiyorum ama çok güzel bir anlatım tarzınız var ikinizinde,

bence fesin dinimizle bir alakası yok tıpkı türban gibi:)
yakında şalvar, cübbe reklamlarına da başlarlarsa şaşırmam:)

Sebnem'den dedi ki...

Hocam,
Geçen gece yorum yazmıştım ama..silinmiş galiba..Yada ben sildim..
Herneyse..
Pideye taparım ama..Oturunca da 1 tanesi bitiyor hemen..Daha almadım..
Güllaç..Hmmmmm bayılırım.Arife gününden ekşidim tatlıcıların başına.Yok,Ramazanın ilk günü çıkarmış..Neden,Niye?sorularımla adamları bezdirdim..
Fes'li reklamlardan ben hoşlanmıyorum.World Card'ın mor yaratıklı,üstelik bu yaratıklar fesliii..Kötü bir görüntü..Çünkü hala bizi Fesli dolaşan insanlar sanıyorlar..Başka ülkelerde yaşayanlar.
Keşke herkes şapka taksa...:((
Ş-H.ise..Şebo ve Hasan olarak değerlendirirseniz sevinirim:)))
Bisikletler süper..Anladım ki bu kış oradasınız..Bizim ŞH vapurla geliriz artık..
Umarım 3.köprü yapılamaz...Bir aksilik olsun bir şey olsun ve yapılmasın..İstanbul'un ciğerleri gidiyor tek tek..Orman bakanı ne diyor acaba bu işe?
Kedicikler can dostu..Çok tatlılar..Galiba kendilerini tavşan sanıyorlar..Zıp zıp..
Öpüyorum sizleri..

serap dedi ki...

Ne keyifli bir yazı olmuş, zevkle okudum. Sizin ve eşinizin blogunu yakından takip ediyorum. En çok da birbirinize duyduğunuz saygıyı seviyorum. Birbirinize yazdığınız yorumları okurken, iki farklı ruhun bu denli birbirine kenetlenmiş ama yine de özgür kalmış olduğunu hissediyorum. İçten içe kıskanıyorum :) Tek kelime ile şahanesiniz. Keşke, haddimi aşmadan, hem sizden hem de Tanya'dan tanışma hikayenizi dinleyebilsem :)
Mutlu kalın..

Ersin dedi ki...

Şebo'cuğum, bayıldım şu ŞH benzetmene tamam artık o vapurlar ŞebnemHasan olsun...

Ersin dedi ki...

Sevgili Serap,
teşekkürler. bir gün anlatırız tabi