Cuma, Ağustos 28, 2009

Demiryolu meselesi

Kendimi bildim bileli beri trenler ilgimi çekmiştir.  Çocukluğumda, şimdi malum bir şirkete peşkeş çekilerek 4 adet 49 katlı gökdelen yapılmasına izin verilen, Göztepe meteoroloji istasyonunun yanında o zaman yol olmayan arazide, rahmetli dadımla, tren yoluna paralel yürür, daha sonra "tahta köprüde" durup altımızdan buharlı tren geçmesini beklerdim. Bu hem korkulu  ama  haz veren bir bekleyişti, zira tahta köprü adından da anlaşılacağı gibi tahtaydı ve hatta bazı terleri kırıktı, daha sonra kendimi Göztepe tren istasyonuna götürtür orada banklara oturup gene heyecan içinde tren gelmesini beni korkutan düdüğünü çalmasını ve homurdanarak buharlar püskürterek kalkmasını seyretmekti.

Ortanca teyzemin eşi ise TDCC'nin genel müdür yardımcısıdı genel müdürler değişse de o bulunduğu mevkide uzun yıllar kalmıştı, eski bir demiryolcuydu bu nedenle de bilgisine çok güvenilirdi. Elbette O'ndan da çok hikayeler dinlemişliğim merakımı daha da artırmıştı.

Daha sonraki yıllarda her çocuk gibi oyuncak trenlere merak salmış, onlarla uzun vakitler geçirmiştim. Ağabeyimin almış olduğu ilk trenimin iki vagonu hala kıymetle saklanmakta. Yıllar sonra model trenciliğe merakım daha bilinçli olarak sürdü ve sevgilinin de desteği ile kendi dioramamı ve sade koleksiyonumu her gün geliştiririm. 

dioramamdan bir görüntü

Bu sebepledir ki demiryolu haberlerini ve tarihini yakından takip ederim. Maalesef bizdeki demiryolu hikayesi hazindir. Basitçe anlatmak gerekirse Osmanlı döneminde yabancılar,  ortadoğuya ulaşmak amacı ile imparatorluktan imtiyaz alarak demiryollarını döşediler. Cumhuriyet'in kurulması ile demiryolunun önemini bilen büyük Atatürk'ün özel önem verdiği demiryolları tüm hakları satın alınarak millileştirildi ve hemen her yönde hatlar döşendi. Marştaki "demirağlarla ördük Anayurd'u dört baştan" mısraı bundandır.

1950 yılında iktidara gelen DP döneminde ise amerkancı bir politika izlenerek demiryollarında vazgeçildi ve kara yollarına ağırlık verildi, bu fahiş hata bizi tamamn ithalata dayalı petrole daha da bağımlı hale getirirken, son hiç ekonomik olmayan bir taşıma ve ulaşım ağı kuruldu.

Daha sonraki iktidarlarca da demiryolları adeta kendi kaderine terkedildi. Böylece toplumdam iyice koptu. Oysaki  önceki dönemlerde medeniyetin simgesiydi. Bu iktidar döneminde demiryolarına önem veriliyor gibi görülmekte ama iş işten geçti zira demiryolu kültürü neredeyse kalmadı, altyapı düzenlenmeden yapılan komedi hızlı tren denemesi facia ile sonuçlandı. şimdi yarısı tamamlanmış bir hızlı tren var ama benim binmeye cesaretim yok. Baksanıza dün bir iş makinası kafasına göre tren hattına giriyor tren de ona çarpıyor 5 kişi ölüp onlarca kişi yaralanıyor, ya bu hızlı tren hattında olsaydı faciayı düşünün....

Demiryolculuk öyle vagonları amerikan rengine boyamakla olmuyor bir kültür istiyor, avrupaya giden herkes demiryolunun ne derece önemli olduğunu nasıl hassas ve dakik çalıştığını bilir kazalar da elbette olur ama minimum seviyededir. örneğin İngiltere'de, Türkiye'nin yaklaşık 4 katı demiryolu var,2008 de olan kaza sayısı 2.Türkiye'de 396.... Dünyadaki tüm demirçelik fabrikaları demiryolları ile bağlıdır, ne hazin ki örneğin bizim Ereğli Demir Çelik Fabrikası'nın demiryolu bağlantısı yok, ana hatta uzaklığı ise 30 km bunun yerine tüm malzemeyi ağır kamyonlar taşımakta böylece navlun inanılmaz rakamlara cıkıyor....

Aynı durum deniz taşımacılığımız için de geçerli. Beyler keşke Karadeniz sahil yolu garabetini yapacağınıza buralara demiryolu döşeyebilseydiniz. Sakın bana orada dağlar var falan demesin kimse, İsviçre'nin her yeri dağ ama tamamı şaşmaz bir demiryolu ağına sahip.

5 yorum:

Tanya's dedi ki...

Sevgili,

Tren yolları avrupa son derece medeni ve işlevsel..bizde ise varolan bana sorarsan kullanışsız ve nakız...ana yolları raylarla zenginleştirebilecekken geçmişte..şimdi geç kalınmış hızlı trenlerle arayı kapamaya çalışıyoruz..ama medeniyet dediğin şey öyle iki rayla olmaz..hele bizde hiç olmaz..bence biz o treni çoktan kaçırdık...çoğu treni kaçırdığımız gibi..

Ersin dedi ki...

Sevgili kötümser olmayalım, dediklerinde çok haklısın ama uyumazsak Atatürk'ün dediği muassır medeniyet seviyesine gelebiliriz.
ellbette bu medeniyet seviyesi alışveriş merkezleri değil
üretimden geçer...

SİYAH ULAN! dedi ki...

demiryolu ulaşımını her zaman karayoluna tercih etmişimdir ama sizin de vurguladığınız gibi altyapımız maalesef içler acısı. daha düne kadar cumhuriyet döneminden kalma raylarda yolculuk yapılıyordu. her ne kadar son yıllarda bazı projeler devreye sokulduysa da çok yetersiz maalesef

bu arada dünkü kazayla ilgili, ben de bilecikli olduğum için oradaki yol yapım rezaletini yakından biliyorum. daha önce de buna benzer ihmalkarlıklar yüzünden birçok kaza meydana geldi aynı bölgede. dünkü kaza da çok büyük ihtimalle iş makinesinin tren yoluna tabir-i caizse "langır lungur" girmesinden meydana geldi. gene de uzman raporunu beklemek lazım..

Ersin dedi ki...

Siyah Ulan
Özellikle, adapazarı bilecik arasındaki demiryolu güzergahı en sevdiğim güzergahtır.

sermoon dedi ki...

kesinlikle yazdiklariniza katiliyorum.Ben japonya"ya gelmeden once sin gercegi pek demir yolu bilmezdim.Benim yasadigim yerde bir adet tren istasyonu vardi ki hala var sabahlari cok erken saatte 5 gibi tek sefer izmir seferi yapardi.Kimsede kullanmazdi sabah erken ve agir diye.Japonya"ya gelince demir yollari elim ayagim oldu.Ve hic kaza haberine rastlamadim.Sadece 2-3 dakikalik aksaklik arada olur oda intihar eden bir japonun oradan kaldirilmasi icin.Sonra yol acilir.
Hep dusunurum keske Turkiye"dede trenle ulasim kolay ve GUVENILIR olsa diye....Bu arada buradada cok guzel tren muzeleri var.Birgun yolunuz duserse sevgili TAnya ile bekleriz...