Çarşamba, Ağustos 06, 2008

Ziyaret

İran İslam Cumhuriyeti'nin ( yani orası da cumhuriyet ve bi bakıma da demoktatik ama düşünün din polisi var ) Devlet Başkanı yurdumuzu şereflendirecekmiş. Buyursun, İran ile yüzyıllardır şavaşmamış olan Türkiye elbette bir komşusunun devlet başkanı tarafından ziyaret edilir.

Bu kılık kıyafetini pek hırpani buluduğum zat, ziyaretini resmi ziyaret yapmıyor, öyle olsa Türkiye Cumhuriyet'inin kurucusu, büyük Atatürk'ün ebedi istirahatgahı olan Anıtkabir'ini ziyaret etmek zorunda kalacak. Malum bu mollalar, Atatürk'ten çok korkarlar, gidemiyorlar ölüsünün yanına bile, yüce varlığın. Türkiye Cumhuriyeti de bunu bir şekil idare ediyor, ama adam daha da abartarak başkentimiz olan Ankara'ya değil de İstanbul'a geliyor, bu acem katakullisini, bizim Reisicumhur da kabullenmiş, zatı şahaneyi karşılayıp bağrına basmak için İstanbul'a geliyor. Yani tüm geleneksel protokol kurallarımıza rağmen. Protokol biraz can sıkıcıdır ama memleketlerin temelidir.

Aklıma şu geliyor, mesela, Reisicumhur'umuz Amerika Birleşik Devletleri'ni ziyarete gidiyor ve diyor ki :

Anlamam ben Washington'a değil New York'a gideceğim Prezidan Buş'ta oraya gelip beni karşılasın.

Herhalde yanlızca 3 yüzyıllık bir devlet geleneğine sahip olan ABD' kendisine

Buyurun, siz NY'de alışveriş yapıp altı kırmızı ayakkabılar falan alın sonra da gidersiniz diyecektir.

Devletler ağırlıkları olan devlet adamları ile büyük devlet olurlar, bu tavıra ancak kahrolarak gülüyorum.

Dışişleri bakanının Anıtkabir ziyareti için "UFAK BİR AYRINTI " deme gafletinde bulunmuş. buna ancak "Ç" ile başlayan bir laf söylenebilir. Bu baş müzakereci, bakan Türkiye Cumhuriyet'ini her fırsatta Avrupa Birliği'ne şikayet eder, beyim burası Türkiye artık bu sözünüz ayıptan da öte oluyor. Buyrun derhal istifa edin.

Ama Reisicumhurun eşi de avrupa mahkemesine vermemiş miydi TC'ini.

Acaba bir memleketin en hassas noktasında mütabık olmayan bir başka memleket başı ile ne derecede ahbaplık olur düşünün.

4 yorum:

Tanya's dedi ki...

Hocam,

Küçük ayrıntılar, kırmızı ayakkaplar, devletini şikayet eden först leydiler...ne olur ki ha ankara ha istanbul..küçük ayrıntılar bunlar..

Daha neler göreceğiz bakalım.

Ersin dedi ki...

Sorma be sevgili,
daha nele göreceğiz acaba hakikaten
vah vah vah

Sebnem'den dedi ki...

hocam ben bunlara dava açsam kazanırmıyım sence??*

Ersin dedi ki...

şebnemcim daha nice yeni gelişimler var, bu demokratik platformda mertçe gördüğümüz yanlışları söylemeye devam edeceğiz, elbette güzel şeyler olursa onları da söylememek gibi bir garabet kastımız yok
en güzel mahkeme bizim bireysel olarak içimizdeki mahkemedir.
Zaten devletin mahkemesi gerekeni yapıp bu partiyi mahküm etmiştir.