Geçenlerde sevgilinin yazdığı bir posta pek çok yorum gelmiş hararetle okudum.
Bazıları beni şaşırttı. Özellikle "aman canım bırakın herkes istediği gibi yaşasın"," neden bazılarını acaip görüyorsunuz","canım adamın inancı ben saygıyla karşılarım" gibilerinden hoş özler vardı.
İçimden güldüm; yazanların şahsına değil , bu düşünce yapısının nasıl da güzelce ambalajlanarak, insanlara enjenkte edildiğine. Arkadaşlar gönlüm düşüncelerinizle beraber ama aklım ve mantığım maalesef değil, olamıyor; zira bu geçirdiğim yarım asrın tecrübeleri beni maalesef aklen ve fikren aksi yönde düşünmeye yönlendiriyor.
Her zaman düşündüğüm bu bahar havalı hoş görüşlerin şu andaki siyasi yapımız ile mümkün olacağı, aksi durumda teokratik bir devlette ise kimsenin diğerine değil müsamaha etmek asla izin verilmeyeceğine inanıyorum. Yanıbaşımızdaki İran'a bakıp görmek mümkün, daha başka örmekleri de bol miktarda var. Suudi Arabistanda kılıçla başı kesilip çarmıha gerilerek cezalandırılanları gazetelerden arada sırada okuruz. Daha pek çok gerçek var...
Baştan söyliyeyim, allah inancı olan kimsenin dinine ve dinsel ritüellerine saygısızlık göstermeyen bir kişiyim. Elbette kimsenin de benim görüşlerime, hakaret içermediği ve yasal olduğu sürece karışmaması mantığını yürütürüm.
Neyse bakalım gerçeklere:
Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi BayYılmaz Esmer'in yaptığı "Radikalizm ve aşırıcılık" isimli bir araştırma ile ne derece ürkütücü bir tablo içinde olduğumuzu göstermekte. Temiz ama romantik düşünceli dostlar lütfen bunu da dikkate alsınlar.
İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda, laik demokratik sosyal devlet olan Türkiye Cumhuriyetinde Kadınların, kocaları haricinde ilişkiye girmelerinin "recm" yanı boyunlarına kadar toprağa gömülerek taşlanıp öldürülmeleri cezasına çarptırılmalarını uygun görenlerin oranı %22 ( her beş kişiden biri).
Kız çocuklarının mirastan erkek çocuğunun yarısı kadar pay almalarını isteyenlerin oranı %35
Adalette iki adının şahitliğinin bir erkeğin şahitliğine eşit olması gerektiğini savunanların oranı da yukarıdaki gibi.
Kadınların plajda mayo ile giymesinin günah olduğunu düşünen %58
Halkın komşu olarak görmek istemediklerinin oranı şöyle:
İçki içen komşu istemeyen %72
Nikahsız yaşan komşu istemeyen %67
Kızı şort giyen komşu istemeyen %35 ( umduğumdan az vallahi)
Ateist komşu istemeye %75
Oruç tutmayan komşu istemeyen %32
Hristiyan komşu istemeyen % 52
Yahudi komşu istemeyen %64
Düşüncelerine en hoşgörüsüz olan kesimin yaş ortalaması 15-18.
En hoş görülü kesim üniversite mezunları...
vs vs vs.....
Gittikçe daha içe kapanık, daha muhafazakar ve daha yoğun mahalle baskıcı bir toplum oluyoruz. Böyle bir ortamda çekindiklerini yazmak bile yeterince tehlikeli. Umarım çağdaş medeniyet seviyesine gelebilen bir toplum oluruz, o zaman gerçekten de kimse kimseye karışmaz. çağdaş medeniyet seviyesine gelebilmek, eğitim ve hür bireyler olabilmekten geçer. Ama hür bireyler olunmasını maalesef bazıları hiç istemez.
Yorum sizin.
Sevgiler.
Not : Yazdıklarım halka açık bir rapor olduğundan sonuçları izin almadan burada paylaştım, eğer bunun için bir izin almam gerekli idi ise bilmediğim için almamış olduğumu beyan ederim. Çalışmayı yapan Bay Esmer'e hoş göreceği düşüncesi ile teşekkür ederim.
24 yorum:
Aynı yazıyı bende okudum...ve gözlerim yerinden uğradı..nikahsiz yaşayan komşu istemeyenler..alkol kullananları istemeyenler..mayonun günah olduğunu düşünenler...
Bu kadar şaşırıyoruz ya bizler..şaşırmayan 50% kesimin sanırım tamamı benim bloğu okuyormuş..haberim yokmuş...
En acısı da genç beyinlerin yıkanması..ve doğruyu yanlışı karıştıracak kadar bulanıklaşması dünya görüşlerinin..15-18 yaş yahu..bizim Alac ve Kero..
Nerelere varacağız daja bakalım..
gerçekten çok çarpıcı bir araştırma olmuş, paylaştığınız için teşekkürler. bu sonuçlar maalesef çevremize ve özgürlüklere karşı ne kadar anlayışsız (hatta nefret duyan) bir toplum haline gelmeye başladığımızın bir göstergesi. yalnız anlayamadığım bir nokta var; yazıda bu araştırmanın eşinizin bloğundaki yazıya ve yorumlara paralel sonuçlar verdiğini söylüyorsunuz. o yazıya yorum yapanların çoğu (en azından kendimi sayabilirim) çevremizdeki insanların yaptıkları şeylerin ya da davranışlarının tutarlılığını sorgulamanın (hatta yargılama) çok da doğru olmadığın düşünenler. alkol kullanan komşu istemeyen bir şahsiyet benim gözümde ne kadar hoşgörüsüz ve anlayışsızsa "bak şu kız türbanlı ama sevgilisiyle öpüşüyor ne ayıp" diyen biri de en az onun kadar çevresindekilerin özeline saygı duymuyo demektir. ben alkol kullanmasam da ülkenin bir çok şehrine getirilen alkol yasağına şiddetle karşı çıkan birisiyim. olaylara hep tek taraflı bakmak yerine bu mantıkla yaklaşırsak eminim bu güzel ülke çok daha "yaşanılır" bir yer olur..
Ersin Bey,
durum içler acısı desenize.okudum,şaşırmadım sadece üzüldüm hem de çok.gittikçe kötüye gidiyor,geriliyor bu memleket. umut var mı?tabiki var bizler gibi düşünenler,yaşayanlar oldukça,umut da olmalı,yoksa zaten bırakıp gidelim. bu ülkede oruç tutanlar tutmayanları dövüyor hatta öldürüyorsa,gençler okumuyor,öğrenmiyor,herşeyden bi haber yetişiyorsa,yanındaki kadın çarşafın içinde sıcaktan pişerken adam şortu ve atletiyle pişkin yürüyorsa ve benzer daha niceleri yaşanıyorsa,vicdan,saygı,hoşgörü kalmadıysa silkelenip birşeyler yapmalı.umut hep olmalı!!! sevgiler.
burcu~
Çok vahim çook. Araştrmayı daha önce okumamıştım. Recm olayı ise tüylerimi ürpertti:(( Tabiki herkesin dini görüşü kendisi ilgilendirir ama bazı sonuçların dinle bir ilgisi yok bence. Bu düşüncelerin 15-18 yaş gurubuna ait olması ise çok düşündürücü.Lütfen çocuklarımızın beyinlerinin yıkanmasına izin vermeyelim. Herkes hoş görülü olmalı
merhaba
bence bu araştırma ne kadar ikiyüzlü bir toplum olduğumuzu bir kere daha ortaya çıkarmış.Yürekten inanıyorum ki komşusunun nikahsız yaşamasını istemeyen kişi ilk fırsat bulduğunda aynısını yapar,plajda bikiniye karşı olan da herkesten çok bakar.Kızının erkek arkadaş edinmesini istemeyen adam gidip kızı yaşındakilerle birlikte olur.Avrupa insanlık vb gibi değerler açısından sıfır olsa da bireylere tanınan özgürlük tam anlamıyla işliyor bence.Ve bu ikiyüzlü insanlar olduğu sürece de hiçbirzaman o seviyede olamayacağız ne yazıkki...
iyigünler
Sevgili SİYAH ULAN!,
Yorumunuz içim teşekkür ederim. bir noktada size katılamıyorum, hatırladığım kadarı ile eşimin yazısında "ne kadar ayıp" diye birşey yok sadece "şaşırdım" var. Evet şaşırmıştır. Zira bence kişi belirli tavır, davranış, takı, giysi, vs. gibi kendini beyan eder. Dinsel önceliklerini belli edenlerin bu dinsel önceliklerine uygun davranışlar içinde bulunmaması hayret uyandırırı yoksa kimsenin kimse ile el ele dudak dudağa dolaşması kimsenin umurında değil zaten. Belki de ben tek yönlü bakıyorumdur. :)
İçten görüşlerinizi paylaştığınız için tekrar teşekkürler ederim. Toplumumuz çeşitli görüşleri serbestçe ve böyle seviyelice konuşarak ilerleyecek eminim.
Sevgili -b
Yormunuz için teşekkür ederim. Hiç bir zaman umut tükenmez tükenmemlidir.
Sevgili Fatma
Geçtiğimiz günlerde sapmış gençleri kurtarmaya azimli bir tarikata nemsup iki kişiye rastladım ada vapurunda. israrla okuyan çocuğum olup olmöadığını sordular. adalarda çok iyi faaliyette bulunduklarını ve buradaki çocukları nasıl kurtardıklarını anlattılar.
yorum sizin
Sevgili EDA
Haklısınız dediklerinizin çoğu doğru ama ben bu ülkenin her alanda ileri seviyeye geleceğine, inananlardanım.
merak etmeyin.
Sevgili haklısın, ama durum bu maalesef. slında 15-18 yaş, beyin iyi yıkandığında hiç bir karşı görüşe taviz verilmeyecek kadar fanatik olunan bir yaştır, üsteli 18 yaş aşılmamışsa kanunlar nezdinde cezai ehliyet bakımından çocuktur. her istediğini yaptırabilirsin...
vah vah demekten öte birşey yok.
Nasıl yani..?Zaten semtler arasındaki kutuplaşma bu araştırmayı doğruluyor.Şortlu komşu istemeyenler Fatih'te oturur,şortlu komşu istemeyenler Fatih dışında.Ne yazık bize,dünyaya gelecek çocuklarımıza.Recm nedir ya,kafanın toprağa gömülmesi nasıl bir inançla,Allah sevgisiyle bağdaşır..Hangi din buna izin verir..İslam mı???hiç sanmıyorum:(
Sevgiler.
Sevgili Emely
Yorumunuz için teşekkürler.
İslam son ve en tekamül etmiş dindir insan sevgisini en güzel şekilde anlatır. ancak uygulamlar ve hakim sınıf ve güçler ve onun yorumu ile fiiliyat başka olabiliyor.
Elbette İslam dinini yargılamak ne haddimiz ne de isteğimizdir.
Uygulamacıların yapğtıkları kendilerini bağlıyor maalesef.
Umarım çocuklarımıza recmi öğretme durumunda kalmayız hiç.
Durmak yok!
Yola devam!!
Ben de 18 yaşında bir gencim ve beni çok üzdü bu yazı.her geçen gün böyle şeyler duymak yakın çevremde bu tür düşüncelere sahip insanlar olduğunu bilmek o çevreden soğumama sebep oluyor.üniversite de okuyorum ve sınıfımda,okulumda yazdığınız gibi düşünen insanlar var.ama birçoğu ailesinden böyle gördüğü için ve çok vahimdir ki üniversiteye gelmiş fakat bağımsızlığına erememiş hala aile baskısı altında.oysa bir duysanız içleri gidiyor bizler gibi olmaya ama baş da kaldıramıyorlar ne yazık.bu ülkenin geleceği biz gençlere bağlı.merak etmeyin hala Atatürk'ümüzün kurduğu bu güzel vatana sahip çıkacak O'nun yolunda ilerleyecek gençler çoğunlukta..
dilara
Durumun karartıcı olduğunu bilmeme rağmen rakamlara o kadar şaşırdım ki. Şortlu komşu istemeyen bir zihniyeti ben düşünemiyorum. Ben din de hoşgörüden yanayım. Ama benim tercihlerime saygı duyulmazsa ben başkasınınkine hiç duymam. Umudumu yitirmeye başlıyorum sanırım. Kadınların bu kadar 2. plana atılmaya çalışıldığı bir toplumda bizi savunabildiğiniz için teşekkür ederim.
Sevgili Gülen Tezer Üstün
:)
Sevgili kızım papatya,
ne mutlu bana ki senin gibi Atatürk görüş ve sevgisi ile dolu iki kız yetiştirdim. Ne mutlu bana ki senin gibi bir üniversite talebesi kızımdan bunları duydum.
Hiç merak etme sizler bizler oldukça demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti payidar kalacaktır.
sevgili tarifsiz tarifler - ipek
umudunu hiç kırma lütfen.
elbette kadın ve erkek aynı değerde toplumun parçasıdır. kimse kadını ikinci plana atamaz...
merak etme üzülme umudun tam olsun.
Ersin Hocam,
umudumuzu hiç yitirmemeli ve bir yandan da tepkisiz kalmamalıyız ama değil mi? Çok çarpıcı bir araştırma. paylaştığınız için teşekkürler.
Şöyle bir durumla karşı karşıyayım son zamanlarda; yoga, meditasyon ve diğer spiritüel konularla ilgilendiğimi duyan ya da okuyan bazı insanlar, toplumsal bir konuya değindiğimde ya da bir yerde bir sorunla karşılaştığımı anlattığımda, "aaa bu kadar öğreti içindesin halen sorun yaşıyorsun" tarzında tepkiler veriyorlar. Hani biz içimizdeki özgürlüğe koşarken tepkisiz olup dağa falan mı taşınmamız lazım. Ben bu aralar çevremde birkaç kişiye bunu anlatmaya çalıştım ama baktım ki anlatamadım. vazgeçtim.
koşulsuz sevgi ile bu bahsettiğim konu arasındaki ince çizgiyi anlatmak, yazmak çok istiyorum ama kelimeleri toparlayamadım bir türlü. Siz de biraz bu konuya değinseniz de, doğadaki gibi birçok renkle barış içinde ama bir yandan fırtınalara rağmen nasıl yaşamamız gerektiğini anlatsanız.
Hay Allah nerden nereye geldim. Neyse hocam sonuç olarak, siz daha çok yazın olur mu:)
Sevgiler.
O kadar sasirdim ve o kadar tarifi imkansiz dusuncelere daldimki...cok sasirdim.Hergun TURKIYE ileriye aydinligia gidiyor derken cikan sonuclara bak.Genc kesimin daha aydin,daha ileri goruslu olmasi gerekirken tazecik beyinlere yapilan somuruye ve cikan sonuclara bakin.Ne yapmak gerekir Sayin Hocam.Cok isin ehli degilim fakat istememek te nesi?kimi nereden neden istemiyorsun?Dinlere saygim var,insanlarin hayatlarina saygim var fakat istememek gibi luks varmi ?bir soz vardir buraya uyarmi bilmem ama ya sev yada terket.anlayissiz,dusuncesiz,kendine donuk,beyni orumcek aglilardan nefret ediyorum.kendi kurallarina kendileri uysalar icim yanmaz.hala saskinim.daha daha neler cikicak bakalim.
Ersi Abi'cim,
Öncelikle bu araştırmayı paylaştığınız için çok teşekkür ederim.
Paylaşmamış olmanızı tercih ederdim, daha doğrusu paylaşacak böyle sonuçlar olmamasını tercih ederdim elbette.
Özgürlüklerimiz elimizden ince ince alınırken, annem, "biz eskiden buralarda mini etekle dolaşırdık" dediğinde şaşırıp, bundan 10 sene öncesine baktığımda, bizim de eskiden daha rahat olduğumuzu gördüğümde, tehlikenin farkına daha da çok varıyorum..
15-18 yaş arası çok hassas, çok önemli bir dönemdir insan hayatının şekillenmesinde.. Tüm bilinçaltı saplantılar, baskılar, çocukluktan bu yana en çok o dönemde filizlenir..
Asıl tehlike bu bence. Recm'miş, şortmuş, bu memleketin sırtını yere getiremez, şimdinin 15-18 yaş arası gençleri bilinçli yetişkinler, aydınlar olacaksa..
Ve bu tablo ne yazık ki büyük bir tehlikenin habercisi..
Atatürk'ün hitap ettiği gençlik bizi bu hale getirmişken, şimdinin gençleri olarak bizler ve bizden sonrakiler ne yapacağız, endişeliyim..
Sevgili Özgür
Mesaj alınmıştır :) elbette yazacağım.
Sevgili Sermoon
Benim dimlere ve onu hiçbir çıkar gözetmeden uygulayanlara bir sözüm yok zaten onlar bizi böyle şaşırtan davranışlarda da bulunmuyorlar.
Bu arada ben başını örtene değil onu alameti farika gibi taşıyıp sonra diğerleri gibi davranışlar içinde bulunanlara hayret ediyorum. dolayısı ile bu gübü davranışları şaşırarak izliyorum
Tubik, sen gönlünü ferah tut hiç kaygılanma.
Yorum Gönder