Pazartesi, Haziran 15, 2009

Bir Büyük Tiyatrocu

Kimbilir ne kadar çok tiyatrocu, unutulmuştur, belki muhteşemdirler, belki yerleri doldurulamazdırlar, akıllardan çıkmayacak performanslar sergilemişlerdir. Ama gün gelir unutulurlar. 

Nedendir bilinmez kaç gündür aklımda rahmetli Nisa Serezli var. Büyük bir tiyatro sanatçısı idi, hafif boğuk sesi, (s) harflerini söylerken çıkan hoş ses hala kulaklarımda. Sahneyi dolduruşu, o hafif buruk gülümsemesi ne kadar da güzeldi. Gerçekten de büyük bir oyuncuydu, ben onu bilinçli bir seyirci olarak yakalama şansına eriştiğimde orta yaşlarında idi. Birkaç oyununu da büyük keyifle seyretmiştim. Ama "Tatlı kaçık"a iki kere gitmiş bir kere de TRT'nin siyah beyaz ekranından isleme fırsatım olmuştu.

Ne yazık ki bu büyük oyuncuyu bir nesil hiç tanımıyor. Özellike elerindeki arşivlerde (sinema filmi değil) Tiyatro oyunu ile siyah - beyaz da olsa çekimleri bulunanlar yayınlasalar da bir kere daha temaşa etme keyfine erişsek. Bu bakımdan özellikle dökümanter programlar yapan TV'lerden ( mesela İZ gibi ) özellikle rica ediyorum...

Unutamadığım "tatlı kaçık" oyununda daha önce kimbilir kaç kere kullanarak, ipe asarak kuruttuğu çay poşetlerini büyük bir itina ile tekrar sıcak su dolu fincana koyarak misafirlerine ikram ettiği sahnedir. Ne büyük ironi, ne muhteşem bir rol kabiliyetidir....

Nedendir bilinmez, kaç gündür aklımda olan ve çok beğendiğim bu sanatçıyı, bu gün anmak geldi içimden, yolu ışık olsun, alkışları hep yanında olsun...

1974 yılında liselerarası tiyatro yarışmasında, Mahkeme-i şeriye naibi Asım bey rolünü oynadığım ( rolüme de bak tam bir yobazdım :) ) Haldun Taner'in, muhteşem "Sersem kocanın kurnaz karısı" oyununda ki son tiradı kendisine armağan ediyorum ( Bu tiradı mükemmel ermeni aksanı ile Tomas Fasulyeciyan rolünde muhteşem canlandıran Münir Özkul üstadı unutmak ve bir kere daha alkışlamamak çok ayıp olur).

.................

“zaten aktör dediğin nedir ki?
oynarken varızdır. Yok olunca da sesimiz bu boş kubbede bir hoş seda olarak kalır.

Bir zaman sonra da unutulur gider. olsa olsa eski program dergilerinde soluk birer hayal olur kalırız.

Görorum ki hepiniz gardroba koşmaya hazırlanorsunuz.

birazdan teatro bomboş kalacak.

Ama teatro işte o zaman yaşamaya başlar. çünkü satenik’in bir şarkısı şu perdelerden birine takılı kalmıştır. virjinya’nın bir diyaloğu eski kostümlerin birinin yırtığına sığınmıştır. işte bu hatıralar, o sessizlikte saklandıkları yerden çıkar, bir fısıltı halinde yine sahneye dökülürler.

Artık kendimiz yoğuz. seyircilerimiz de kalmadı. ama repliklerimiz fısıldaşır dururlar sabaha kadar.

Gün ağarır, temizleyiciler gelir, replikler yerlerine kaçışır.

Ve perde…”

5 yorum:

Tanya's dedi ki...

All the world's a stage,
And all the men and women merely players;
They have their exits and their entrances,
And one man in his time plays many parts,
His acts being seven ages.

W.Shakespeare

Ne güzel anlatmış değil mi üstad?

Ersin dedi ki...

Vaayyyy Sevgili inanırmısın ben tiradı buraya aynı duygularla aktardım ne kadar doğru süper
Sağolasın...

Ersin dedi ki...

Vaayyyy Sevgili inanırmısın ben tiradı buraya aynı duygularla aktardım ne kadar doğru süper
Sağolasın...

maslahatgüzar dedi ki...

Bir kaç yıldır bıkmadan usanmadan paylaşım yaptığım bir forum var. Çocukluk ve ilk gençliğini seksenler ve öncesinde yaşamış, iflah olmaz mazi tutkunlarının oluşturduğu bir forum burası. Sn. Nisa Serezli'nin oğlu Levent Veziroğlu da bizimle orada. İnanılmaz cömert bir biçimde annesiyle anılarını paylaşıyor, gün yüzüne çıkmamış, eşsiz fotoğraflar eşliğinde, biz de okumaktan büyük keyif alıyoruz, bekleriz :)

Site adresi

http://nostalji.anilarim.net/forum/index.php

Sn. Levent Veziroğlu'nun paylaşım yaptığı başlık

http://nostalji.anilarim.net/forum//index.php?showtopic=6888&st=110&p=52663&#entry52663

Ersin dedi ki...

OOO çok güzel bir haber nasıl memnun oldum bilemezsiniz, hemen ziyaret edeceğim.
Teşekkürler, sevgiler