Pazartesi, Ekim 15, 2007

Kadırga...

Arkadaşlar,

Bilirsiniz olmadık zamanlarda acaip yerlere gitme huyum vardır. Bu sabah sevgilinin annesi ve bir yabancı arkadaşını almak ve havaalanına gitmek üzere araba ile avrupa yakasına geçmem gerekiyordu. Düşündüm ki sabah saat 9.00 da Yenikapı'da olmak için sabah trafiğine girmemek lazımdı. O, zaman dedim ki madem erken gideceğim bari çok erken çıkayım, hiç trafiksiz rahatça gideyim, karşıda allah kerim, oturur bi yerde kahve içer gazetemi okurum, böylece trafik derdinden, dur kalktan da kurtulurum.

6.20 gibi yola çıktım ve köprüyü hemen geçtim, çevre yolunu tercih etmeyerek, Barbaros bulvarı, Eminönü yolunu kullandım. Sirkeci'ye geldiğimde şeytan dürttü, yıllardır oraları böyle boş görmemiştim, bu rahatlıkla, Sirkeci'den sağa saparak, vilayetin önünde geçip düz devam ettim. Sultanahmet'e artık araç girmediğinden, dümdüz aşağıya iniliyor ve Ahırkapı'da sahil yoluna çıkıyor.

Yoldan yokuş aşağı giderken, düz giderek hemen sahil yoluna çıkmak yerine merakla, tren yolunun ve surların arkasından sahile paralel devam ettim. Bomboş yollar gittikçe daraldı ve sonunda, ancak bir araba geçecek kadar küçüldü. Zamanım gayet rahat olduğundan, yeni yeni ağıran günün tertemiz ışıklarında, yeni yeni uyanan bu daracık eski İstanbul sokaklarında ilerledim.

Burası meşhur Kadırga idi ve ben bu yaşıma kadar hiç, buralara gelmemişim. biraz hayret ve biraz da merakla dolandım, küçücük ahşap evler, dar sokaklar, sokak arası dükkanları, tam bir mahalle yaşamı görünüyordu. Sanki eski siyahbeyaz Türk filmerinde gibiydim. Adeta büyük bir sinema dekoru gibi. Taa Kumkapı istasyonunun hemen yakınında bulunan, bir arabanın geçebileceği, elinizi kaldırdığınızada değebileceğiniz, tren alt geçidine kadar o yollarda devam ettim. Şimdi en kısa zamanda, sevgiliyi alıp orada yürümeyi planlıyorum. Maalesef makinamım pili olmadığından bu gesiyi resimelyemedim ama en kısa zamanda yapacağız bunu.

Şu çok sevdiğim şehir gene karşıma bir sürpriz çıkartmıştı. canım İstanbul dünyanın en güzel şehri ve ne mutlu ki biz bu şehirde yaşıyoruz.

5 yorum:

Verda dedi ki...

Bu son laf bana mı yoksa? :)))) Aman oraları popüler yapmayalım, içine etmede üstümüze yok!

Kadırga da buluşsak? Çok mu ters? Geceleri güvenli midir? Enterasan olur...

Ama Ersin neyi çok iyi anlayabildim biliyor musun? Bu sabah ben de koşmaya çıktığımda saat 6:40 idi...Uffff - Simsiyah hava da acaip mavi ve acaip beyaz, olağanüstü pembe ve vanilyalı bulutlar karışık karışık duruyordu boğazın üstünde...ve tam karşımda...Ay sabahları çok güzel ya!

Ersin dedi ki...

Yok be verdacım neden laf atayım ki içimden hep öyle gelir istanbul için, yedi göbek istanbullu biri olarak çok severim istanbulu, aslında gidip görmek lazım hakikaten. erken saatlerde ne güzel oluyor değil mi, hele boğaz bilirim muhteşemdir.

Tanya's dedi ki...

Ohhhoooo..bensiz bir yerlere gidilmiş..iştahla anlatılmış..ne zaman gidiliyo...verdacım ee ama özledik

Ersin dedi ki...

hehhhe en kısa zamanda gidilecek bu haftasonu olmaz biliyorsun ama sonraki haftasonu kadırgaya gidicez can.

aum dedi ki...

Sevgili hocam ne güzel anlatmışsın gerçekten de İstanbul'umun her yeri bir başka güzeldir..

Bir tavsiyede bulunsamda haddim olmayarak desem ki birdaha ki sefer sevgiliyle giderken sabah erken saatte köprüyü degil de harem den arabalı vapuru tercih etseniz ( benim 30 yıllık degerli sevgiliyle yaptığım gibi) ve sabahın o muhteşem güzelliğinde martıların anlattığı o güzelim hikayelerle ve görüntülerini de katarak seromeninize bakın ne güzellikler yaşayacaksınız :)))