Çarşamba, Eylül 09, 2009

Ruhban Okulu

Malum hava yağışlı biraz da serin, bugün de benim Ada'da kalma günüm, pazar alışverişi telaşı yok bugün, sevgiliyi 08.50 ile uğurlayıp el salladıktan sonra tam teçhizatlı ( kamera, lensler, yağmurluk, laptop) sırtımda Ümit Tepesi'ne doğru yürüdüm. Ümit Tepesi ya da diğer adı ile Papaz Dağı adanın kuzeyinde, 85 metre yüksekliğindedir. Bu tepede şu sıralarda özellikle adı çok geçen ruhban okulu da bulunur.


Tepeye ve buradaki Ruhban Okuluna, kuzey taraftaki kıyıdan ormanın içinden sık ağaçların arasından keçi yolu tabir edeceğimiz patikalardan ya da caminin yanındaki yoldan ulaşmak mümkündür. Yol çok keyiflidir, yokuş olmasına rağmen etraftaki güzel manzaranın seyrine dalarak rahatça yürünür. Yol Ruhban Okulu kapısında biter. Devam etmek isterseniz, toprak yol ve patika ile olulun çevresini dolaşmak mümkündür.

Okul her an için öğretime açılacakmışçasına bakımlıdır. Çevre bakımı, bahçe bakımı, camı çerçevesi imrenilecek şekilde tertemizdir.Okul her ne kadar kapalı ise de içinde personel mevcuttur.

Okulun kapalı oluşu, güzel bir ormanın içinde ve tepede bulunması, binasının yapısı, üzerindeki açları ve sembolleri ile adeta Hollywood filmleri için mükemmel gizemli bir mekandır. Bu sabah havanın kapalı hafifçe sisli oluşu benim gezimi daha da keyifli hale getirdi. Tertemiz hava mis gibi ıslak toprak kokusu muhteşemdi.


Her ne kadar medyada Ruhban Okulu olarak anılsa da kapısında Aya Triada Manastırı ve TC Mili Eğitim Bakanlığı, Özel Rum Erkek Lisesi yazmaktadır. İsterseniz bu mekanın az bilinen tarihine bakalım.

Ruhban Okulu ( İera Theologiki Sholi Tis Halkis ) yerinde daha önce burada bulunan Aya Triada manastırının tadilatı sırasında 1844 yılında kurukmuş ve eğitime 1844-45 yılında başlamıştır. Bu sırada ortaokulu bitiren rum vatandaşlara 3 yıllık teoloji eğitimi vermekteydi. ilk mezunlarını 1848 yılında verdi.

1880 lerde okula yeni ilaveler yapıldı, 1894 yılındaki büyük depremde kullanılamayacak hale geldi. Enkaz temizlenerek 1894 yılında Mimar Perikli Fotiyadis tarafından yapımına başlanmış 1896 yılında tamamlanmıştır. 6 ekim 1896 yılında eğitime açılmıştır.

1915 yılından birinci dünya savaşı yıllarında binaya el konuldu ve kışla olarak kullanıldı, ,şgal yıllarında okul Rum cemaatine iade edildi. 1919 yılında, 6 örenci ile eğitime devam etti.

1950 lerde Özel Yüksek Meslek Okulu statüsünde eğitime devam etti. Bu dönemlerde öğrenci sayısı 100 kişiyi aştı.

1971 yılında özel yüksek okulların kapatılması ile, yüksek okul faaliyetini sona erdirdi. Lise olarak devam eden okul 1984 yılında öğrenci yokluğundan eğitime son verildi.

O yıldan beri eğitime kapalı olan okul şu anda İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi'ne bağlıdır. Okulu ziyaret için Patrikhane'den izin almak gereklidir. Ben kapıda şansımı denedim ama başaramadım

İste bugün itibarıyla resimler

















tepeye keyifli bir yoldan gidilir...











Notlar : bu yazıyı tamamen bilgi aktarımı için yazdım, politik ya da dinsel sebepleri veya ilgili okulun açılıp açılmaması ile ilgili bir mana ifade etmemektedir.

Yazıya temel olan bazı bilgileri Heybeliada konusunda en güzel derlemeyi yapan Sayın Orhan Türker'in Halki'den Heybeli'ye isimli kitabından aktardım, vermiş olduğum bilgiler kronolojik detayları içermekte yzarın yorum ve detay bilgilerini kapsamamakta olduğundan buraya koymakta mahzur görmedim. Gene de yazar veya yayınevinin uygun bulmaması halinde ilgili bölümleri kaldırabilirim

Yazarın pek çok mükemmel eserinde İstanbul ile ilgili bilmediğiniz pek çok bilgiyi keyifle okuyabilirsiniz. kitaplar Sel Yayıncılık tarafından basılıp yayımlanıyor.

Konu ile ilgili resimler tarafımdan çekilmiş olup her türlü yasal hakları bana aittir.

11 yorum:

Tanya's dedi ki...

Sevgili,

Ayağına sağlık..her gece evden gittiğimiz okula kadar gidip..bilgileri de derlediğin için.

Ben okulun akibetini merak edenler arasındayım..son günlerde çok hareketli.

Ersin dedi ki...

heheh canım sevgili rica ederim gerçekten de her gün balkondan gördüğümüz okul hakkındanki bilgiler bu
ben de akıbetini merak ediyorum doğrusu....

SİYAH ULAN! dedi ki...

fotoğraflar çok hoş gerçekten elinize sağlık..

açıkçası çok fazla bir bilgim yoktu ruhban okuluyla ilgili verdiğiniz bilgiler için teşekkürler, birkaç sorum olacak eğer bilginiz varsa;

okul lise olarak devam ederken de patrikhaneyle bir bağlantısı var mıydı yoksa sadece milli eğitim bakanlığının mı kontrolündeydi? müfredat olarak diğer liselerden farklı şeyler gösteriliyor muydu? öğrenci yokluğundan kapatılması da ilginç gerçekten, adada yaşayan rum vatandaşlar neden çocuklarını oraya yollamayı tercih etmemiş..

Ersin dedi ki...

siyah ulan,
teşekkür ederim, bazı bilgileri ekleyeyim
Cumhuriyet döneminde okul ortaokul oluyor.
1937-38 ders yılında sınıf sayısı artırılan ve lise hüviyetini alan okula Maarif Vekaleti tarafından Türk Müdür Yardımcısı atanıyor.
Okul 1955 te 12, 1962 de 26, 1965 de 29 ve '70 te 8 mezun veriyor.
okulda Rumca şu dersler veriliyor, Ortodoks Teolojik dersleri,Yunan dili ve edebiyatı, Hristiyan mimarisi, Kilise müsiği, kompozisyon, hatiplik, fen dersleri Türkçe ise Edebiyat, tarih, coğrafya,askerlik ayrıca, latince ve Fransızca dersleri sayılabilir.
Bu okula yalnızca adalı Rum aile çocukları değil heryerden öğrenci alınabiliyordu.
Bilindiği gibi 1920 lerde, daha sonra 6-5 eylül olayları sonrasında, keza 1964 te ve en sob da 1974 Kıbrıs savaşından sonra özellikle başta İstanbul olmak üzere Rum asıllı TC vatandaşları ve bir kısım Yunan pasaportlu İstanbul ikametli kişiler göç etmiş bulunmaktadır.Bu okuldaki öğrenci düşüşünü açıklıyor.
Mesela şu anda nereeyse metruk olan Heybeliada Rum İlkokulunun
(1849) bu yüzyıldaki öğrenci adetleri şöyle 1923-24 : 275 öğr.
1931-32 : 157 öğr
1951-52 : 70 öğr
1963-63 : 59 öğr
1978-79 : 7 öğr
1980-81 : 0 öğr
adada kalan son bir iki öğrenci B.Ada ve Beyoğlu'ndaki Rum okullarına gönderilmiştir.
Keza ben Kalamıştaki Rum İlkokulunun açık olduğu dönemleri atırlıyorum (ki şu anda başka amaçlarla FB kulübü tarafından kullanılmakta)

Ersin dedi ki...

Ayrıca bir not daha ileteyim, buradaki tüm manastır ve kiliseler İstanbul Patrikanesine bağlı değil. örneğin, Ayios Yeorgios Krimnu ( Uçurum) manastırı Kudüs Patrikliğine bağlıdır.

SİYAH ULAN! dedi ki...

göç nedeniyle adadaki rum nüfusunun azaldığını biliyorum ama gene de 1 tane bile öğrenci gönderemeyecek kadar azalması ilginç geldi, bence göç dışında ailelerin tercihleri de bunda rol oynamış sanki..

Sebnem'den dedi ki...

Sizin balkondan seyretmek çok zevkli...
Ne zaman gelsem size,akşam hep bir ışık olur okulda..
İlgimi çekiyor benimde..
Patrikhane izin versede girip gezsek keşke..Severim tarihi yapıları...
Belki mail yoluyla ulaşabilirsin Patrikhaneye..Neden izin vermesinlerki..Tabii girmek istersen..Karışmış gibi olmuyayım..
Fotolar harika...
Ailece yeteneklisiniz Hocam..
Çok özledik sizi...Hasretle öperiz:)))
Sevgileimle

tubik dedi ki...

Ersin abicim, ellerine sağlık...

Resimler adanın mis gibi havasını taa buralara taşıdı...

Okulla ilgili neredeyse hiç bilgim yoktu, çok teşekkür ederim..

Ersin dedi ki...

şebocuğum
biz de özledik sizleri daha sonraki bir tarihte izin alacağım buradan halledebilirim zannediyorum

Ersin dedi ki...

tubikçğim rica ederim bazen gözönündekş seyler hakkında tam bilgisi olmuyor insanın, kısacık bir iki bilgi iyi oldu.
özledik sezleri eylul bitmeden bir ada seyahati daha yapın derim

Ersin dedi ki...

bak cumhuriyet yakın zamanda ki istifaları yazmış
............başka ülkelerde yaşanan felaketler sonrasında yetkililerin tutumunu akıllara getirdi. Son aylarda dünyada meydana gelen felaketlerin ardından birçok bakan ve yetkili sorumluluğu üstlenerek istifalarını sundu.

Tayvan’da geçen ay 500’e yakın kişinin ölümüne sebep olan Morakot tayfunu sonrasında, hükümetin felakete müdahalede gecikmekle suçlanması üzerine, başbakan, dışişleri bakan yardımcısı, savunma bakanı, kabine genel sekreteri istifa etmişti.

Makedonya Ulaştırma Bakanı da, geçen hafta Ohri Gölü’nde meydana gelen ve 18 kişinin hayatını kaybettiği gemi kazası sonrası istifa etmişti. Büyük Okyanus’taki ada ülkesi Tonga’da ise geçen ay yaşanan feribot kazasında 2 kişi ölmüş ve onlarca kişinin kaybolduğu bildirilmiş, olayın ardından Ulaştırma Bakanı istifa ettiğini açıklamıştı. Domuz gribine bağlı ölümlerin artış gösterdiği Arjantin’de de eleştirilere hedef olan Sağlık Bakanı haziran ayında parlamentoya istifasını sunmuştu.